Şehir Ve Mimarlık

Tarih boyunca kalıntılardan veya bize kadar intikal eden yapıtlardan edindiğimiz bilgiler, yerleşim yerlerinin ana fikri konusunda çok şeyler anlatılır.

Yerleşime etkisi, yapı tarzı, iklimin etkilerinden doğan avantaj-dezavantajları planlama hakkında öğrendiğimiz çok şeyi bilinçaltımız da tutarak, zamanı gelince kullanmamızı gerektiğini öğreniyoruz.

Hayatın kolaylaştırılması konusunda mükemmelliğe biraz daha yaklaştığımız aşikar. Oryantalist yaklaşımın etkisi ile şehirlerimizin daha yaşanılabilir ve daha zevkin ön planda tutulabildiği konusunda umutlarımızı korumak istiyorum.

Günümüzde mimari yaklaşım oluştururken tarihi altyapımızdan ne kadar uzaklaşırsak, o kadar anlamsız ve bir o kadar da ruhsuz şehir imar etmeye devam edeceğiz. Öyle ki; içinde bulunduğumuz bu durumdan memnun olmayan proje müellifleri hiç de az değil. Bunun üstesinden gelebilmek için yerel yönetimlerinin vizyon üretmesi konusunda ortak kanaat
mevcuttur.

Günlük hayatımızda mahallelerimizde yürümek neden bize haz vermediğini oturup düşünme vaktinin geldiğinin ifadesidir.. Ülkemizde son yüz yılda yapılan yapıtların, ziyaretçi alamaması bunun ispatı olarak gösterilmektedir.. Eleştirilerde binalarımızda henüz belirgin bir akıma ait
olmadığı yada önceki akımların bir uzantısı olmadığı düşünülmektedir..

Sosyolojik olarak çok mutlu olmadığımız, devasa sitelerin ortamında yaşamak istemediğimiz ortak noktamızdır.. Sevimsiz tasarladığımız binaların, gündelik hayatta üzerimizdeki olumsuz etkisi, mutsuzluğumuzun artmasına katkı sağladığı bilinendir…

Mutlu şehirler oluşturmak için binalara yüklenen detayların değil, fonksiyonların tercihinde doğru kararlar almanın etkili olduğunu düşünüyorum. Bundaki kastım; ne kadar yeşil alan bırakabildiğimizi, nezih bir ortamın oluşturma etkin etken olan rekreasyon alanlarının nasıl düzenleyebildiğimiz ile ilişkisi birebirdir..Yani hem şehrin, merkezinde hem şehirden soyutlanmış yaşam alanlarını becerebildiğimiz ölçüde başarılı sayılacağız… Bunun dünyadaki örnekleri mevcuttur. Dikkat etmemiz gereken nüfus yoğunluğu oluşturmayan mekanları ile şehirler oluşturmak birinci önceliğimiz olmalıdır. İnsanın ön planda tutulabildiği her
projelendirme, zaman içerisinde kendisini ön plana çıkaracak en büyük etkendir.

Fonksiyoların kurulumundaki tercihlerimiz, şehirleri oluştururken geri dönülemez sonuçlarının olduğu unutulmamalıdır.