Ekonomi
01 Mayıs 2014 12:44 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:59

Saman krizi kapıda

Kuraklık nedeniyle İki yıl önce yaşanan saman krizi bir kez daha kapıda. Türkiye iki yıl aradan sonra yine saman ithal etmek zorunda kalabilir

Saman krizi kapıda
Tarım sektöründe çok az görülecek bir sezon yaşanıyor. Kuraklık, don, dolu, fırtına, hayvan hastalıkları gibi bir çok felaket üst üste geldi. Sonbahar ve kış aylarında yağışların normalin çok altında seyretmesi, kar yağışının olmaması nedeniyle özellikle buğday ve diğer hububat ürünlerinde üretim kaybına neden oldu. Hububattaki üretim kaybının yüzde 20’ler seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Geçen yıl 22.5 milyon ton olan buğday rekoltesinin bu sene 18 milyon tona kadar gerilemesi bekleniyor.

Kuraklık için hasar tespit çalışmaları sürerken 29-30 ve 31 Mart tarihlerinde yaşanan don felaketi fındık, kayısı, elma, üzüm, Antep fıstığı ve pek çok üründe büyük zarara neden oldu. Kayısıda yüzde 90, fındıkta en az yüzde 50, Ege’de üzümde yüzde 25 oranında hasar meydana geldiği tahmin ediliyor. Nisan ayının sonunda 28 Nisan’da ise bu kez dolu yağışı nedeniyle İzmir Kemalpaşa’da kiraz, Muğla’da ise seralar büyük hasar gördü. Aynı günlerde Güneydoğu’da hayvanlarda “Afrika Hastalığı” alarmı geldi. Bölgede hayvan hareketleri yasaklanırken özellikle Suriye kaynaklı hastalığın tedavisi için çalışmalar sürdürülüyor.

Kuraklık tehlikesi sürüyor

Bundan sonra yağışlar normal seviyede gerçekleşse bile özellikle buğday ve diğer hububat ürünlerinde yüzde 20’nin üzerinde bir verim kaybına neden olacağı tahmin ediliyor. Mayıs ayındaki yağışlara ve yaz aylarının aşırı sıcak geçmesine bağlı olarak kuraklığın tarıma etkilerinin beklenenden daha yüksek olması endişesi yaşanıyor. Hububat ürünlerindeki kaybın, saman üretiminin azalmasına ve yeni bir krizin yaşanmasına neden olması bekleniyor. Özellikle İç Anadolu, Trakya, Doğu ve Güneydoğu’da kuraklığa bağlı olarak hububatta üretimin azalması ile saman üretimindeki büyük düşüş hayvancılık sektöründe endişeyle izleniyor.

Saman ithalatı gündemde

Saman üretimindeki düşüşe bağlı olarak 2012’deki gibi ithalatın yeniden gündeme gelmesi bekleniyor. Hayvancılık işletmelerinden bazıları bu krizi görerek 2013 ürünü saman almaya başladı. Bunun etkisiyle samanın kilosu 25'ten 37 kuruşa çıktı.

Aksaray ve yöresinde yonca başta olmak üzere kaba yem üretimi, ticareti ve ihracatı yapan Uzunoba Tarım’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Örkçü, geçen yıla göre yonca üretiminde artış olduğunu ancak saman ile ilgili ciddi sorun yaşanacağını söyledi. İç Anadolu’da hububatta yüzde 70’lere varan oranda kayıp olduğunu ileri süren Örkçü  şu bilgileri verdi: “Yonca derin kuyu suyu ile sulandığı için üretimde,verimde herhangi bir sorun yok. Kuraklıktan etkilenmedi. Hatta üretim bir miktar arttı. Fakat hububatta büyük sorun var. Özellikle samanda iki yıl önceki gibi kriz yaşanacak. Bunu fark eden büyük hayvancılık işletmelerinden bazıları saman ihtiyacını aldı. Bazıları da şu günlerde 2013’ten kalan samanı almaya çalışıyor. Bu nedenle 2013 mahsulü samanın kilosu 25 kuruştan 37 kuruşa kadar çıktı. Önümüzdeki günlerde hububat hasadı başladıktan sonra bu fiyatın düşmesi değil daha da artması bekleniyor. Piyasanın 40 kuruştan açılması ve kışın 60 kuruşa kadar çıkması tahmin ediliyor. Daha şimdiden hayvancılıkta bir panik havası var. Bu panik havası sadece samanın değil, yonca ve diğer kaba yemlerin de fiyatını artırır. Geçen sene tonu 460 lira olan yonca, şu günlerde ilk biçimi kantar teslimi 480 liradan açıldı. Üreticilerin bir çoğu saman satmayı düşünmüyor. Kışın saman fiyatının artacağı beklentisi var. Muhtemelen yine ithalat gündeme gelecek. Kaba yem sorununa kalıcı çözüm bulunması için üretimin planlanması ve uzun vadeli bir politikaya ihtiyaç var.”

Fındık ithalatı ilk kez gündemde

Mart ayında yaşanan don felaketinin en çok zarar verdiği iki üründen birisi Malatya’da üretilen kayısı, diğeri Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünü fındık. Her iki üründe Türkiye’nin geleneksel ihraç ürünü. Bu nedenle sadece üretici değil, ürünü alan tüccardan sanayiciye, ihracatçıdan yurt dışındaki alıcıya kadar zincirde yer alan tüm kesimler olumsuz etkileniyor. Türkiye’nin ortalama yıllık 600-700 bin ton kabuklu fındık üretimi don felaketi nedeniyle rekoltenin yüzde 50 kayıpla 300-350 bin tona gerileyeceği tahmin ediliyor. Don felaketinin yarattığı zarar, kabuklu fındık fiyatında yüzde 100’e varan oranda artışa neden oldu. Mart ayı başlarında kilosu 4.5 lira civarında olan kabuklu fındık 10 liranın üzerine çıktı. İhracatçılar taahhütlerini yerine getirebilmek için ilk kez fındık ithalatını gündeme getirdi. Dünya üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiren Türkiye’nin fındık ithal edebileceği tek pazar Azerbaycan ve Gürcistan. Fakat bu ülkelerdeki fındığın kalitesi tartışılıyor.

Kayısıda kayıp yüzde 90

Don felaketinin en çok hasar verdiği ürün kayısı oldu. Yüzde 90 oranında zarar gören kayısıda da fındıkta olduğu gibi 2013 ürünü büyük değer kazandı. Kuru kayısıda ürünün çok olduğu yıllarda hayvanlara yem olarak verilen ve “hurda” olarak nitelendirilen kayısının tonu 300 liradan 5 bin liraya kadar çıktı. Kaliteli normal standartlardaki kayısının tonu ise 50 bin liraya kadar yükseldi. İhracatçılar taahhütlerini yerine getirebilmek için eski ürüne yönelmesi fiyatı artırdı.

Dolu kirazı ve seraları vurdu

28 Nisan’da sadece 5-10 dakika etkili olan dolu yağışı İzmir’in Kemalpaşa İlçesi’nde hasada kısa süre kala büyük zarara neden oldu. Dolu yağışı, Kemalpaşa’nın yanı sıra Isparta’nın Uluborlu, Aydın’ın Efeler ve İncirliova ilçelerinde kiraz, şeftali, kayısı, erik, kestane, ceviz bahçelerini ve bağ alanlarını, Muğla’nın Fethiye ve Seydikemer ilçelerinde seraları, meyve ağaçlarını ve zeytinliklere zarar verdi.

Elmada zarar var, şeftali ve vişne iyi

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği Genel Sekreteri Ebru Akdağ, kayısıda yaşanan zararın çok yüksek olduğunu ve üretimin yüzde 90 oranında azalacağını belirti “Şeftali, ile ilgili büyük bir sorun görünmüyor. Vişne de mayıs ayının son haftasına kadar beklemekte yarar var.Elma da ise kayısıdan sonra en çok zarar gören meyve olarak görünüyor. Özellikle don felaketi nedeniyle Karaman, Tokat, Amasya bölgelerinde zarar var. Bursa ve Çivril bölgesi ise iyi görünüyor. Daha net bir bilgi için Haziran’ı beklemek gerekiyor.”

Bakanlık ve Tarsim hasar tespiti yapıyor

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Dr.Gürsel Küsek, uzaktan algılama ile hasar tespiti yapmanın çok zor olduğunu belirterek: “Bu sistemde biz o parselde buğday veya başka bir ürün olup olmadığını görebiliyoruz. Ancak, hasarı tespit etmek zor. Bakanlık olarak Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) ile birlikte ilçe bazında hasar tespiti yapıyoruz. Malatya’da kayısı için hasar tespiti büyük oranda tamamlandı. Yüzde 90 oranında bir don zararı görünüyor. Fındıkta tespit büyük ölçüde devam ediyor. Batı Karadeniz'de hasar çok yok. Ancak özellikle Ordu’da Doğu Karadeniz’de yüzde 50 seviyesinde bir kayıptan söz edilebilir. Ordu’da 250 rakımın altındaki yerlerde durum iyi. Fakat rakım yükseldikçe hasar büyüyor. İzmir Kemalpaşa’da ise kirazda dolu hasarı var. Ama bu yeni bir gelişme, hasar tespiti orada da yapılacak. Diğer meyve ve ürünlerde ise hasar tespiti hasat dönemine yakın tamamlanacak ve net bir tablo ortaya çıkacak” dedi.

Herkes 60 ilin içinde olmak istiyor

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada kuraklık, don ve diğer doğal afetlerle ilgili hasar tespit çalışmaları yaptıklarını ve 60 ilin bu kapsamda değerlendirildiğini açıkladı. Hasar tespit çalışmaları tamamlandıktan sonra zararı yüzde 30’un üzerinde olduğu saptanan üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifl eri borcunun ertelenmesi bekleniyor. Ayrıca zarar gören çiftçilerden sigorta yaptıranların zararları Tarsim tarafından karşılanırken, sigorta yaptırmayanların zararının nasıl karşılanacağı, alınacak önlemlerle ilgili kesinleşmiş bir karar henüz yok. Bakan Eker’in açıklamasından sonra birçok ilde üretici örgütleri ve milletvekilleri de harekete geçerek afet kapsamındaki 60 ilin içinde yer almak için çaba gösteriyor.

TZOB: Borçlar ertelensin

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımsal üretimde ürün hasat edilinceye kadar riskin devam ettiğini mayısta yağışları özellikle hububatta rekolteyi çok önemli oranda etkileyeceğini fakat, don ve dolu zararının telafisinin mümkün olmadığını söyledi. Üreticilerin Ziraat Bankası, özel bankalar, Tarım Kredi Kooperatifl eri, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) prim borçları ile elektrik borçları faizsiz olarak ertelenmesini isteyen Bayraktar: “Yeni kredi kullanımında kolaylık sağlanmalıdır. Kuraklık riski tarım sigortaları kapsamına alınmalıdır. Bunun olmaması durumunda 2090 Sayılı afetlerden zarar gören çiftçilere yardım içeren Kanun, işler hale getirilmelidir” dedi.