Konut Haberleri
18 Eki 2012 14:00 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:05

“Özelleştirmelerde 1910’dan kalan yasalar uygulanıyor”

‘Kamu ve Özel Sektör İşbirliği Modeli ile Yatırım" paneli öncesinde gerçekleştirilen toplantıda düzenlemelerle özelleştirmelerin önünün açılması gerekliliği üzerinde duruldu.

“Özelleştirmelerde 1910’dan kalan yasalar uygulanıyor”

GÜSOD ve Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı ev sahipliğinde düzenlenen ‘Kamu ve Özel Sektör İşbirliği Modeli ile Yatırım" paneli öncesinde gerçekleştirilen toplantıda ikinci etapta kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi döneminin başlayacağı yeni yasalar ve düzenlemelerle özelleştirmelerin önünün açılması gerekliliği üzerinde duruldu.

 

Güvenlik sektörünün doğru çalışma ilkelerini ve asgari standartlarını oluşturmayı amaç edinen Güvenlik Servisleri ve Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) ve Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Kamu ve Özel Sektör İşbirliği ile Yatırım’ başlıklı panelde ‘Kamu ve Özel Sektör İşbirliği Modeli ile Yatırım’ konusu masaya yatırıldı. 
Panel öncesi GÜSOD üyeleri ve gazetecilerle ile bir araya gelen İngiltere İçişleri Bakanlığı Eski Ticari Müdürü John Dodd, İngiltere’de özelleştirme alanında yaşadığı deneyimleri katılımcılarla paylaştı. Toplantıda Eski Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarı Tevfik Altınok özelleştirmede 1980’lerde başlayan özelleştirme sürecinin ilk etabının tamamlandığını belirterek, önümüzdeki dönemde kamu hizmetlerinin özelleştirme sürecini kapsayacak ikinci etabın başlayacağını belirtti. Altınok, Geriatrik yatırımların da dahil olduğu pek çok hizmetin özel sektöre devredileceğini söyledi. Tevfik Altınok özelleştirmelerin ardından kamunun asıl görevi olan denetleme ve düzenleme görevlerini yerine getirmesinin özelleştirmenin doğuracağı sıkıntıları da ortadan kaldıracağını vurguladı.

 

 

Önümüzdeki dönemin özelleştirmeler için oldukça kritik olduğunu belirten GÜSOD Derneği başkanı O.Oryal Ünver, özelleştirmelerin önünün açılması için gerekli olan düzenlemelerin devereye girmesi ile özelleştirme süreçlerinin kısalacağını belirterek. Türkiye ekonomisinin büyümesine de katkı sağlayacak bu süreçte GÜSOD olarak konuyu takip edeceklerini vurguladı.

 

Kapitalini korumak ve giderlerini düşürmek için dış kaynak kullandır…

Türkiye'de kamu ve özel sektör işbirliğinden doğacak yatırımların genel kuralları ve çerçeve yapısının masaya yatırıldığı panelde, GÜSOD Yönetim Kurulu Başkanı O.Oryal Ünver, Finans Kulüp Başkanı Tevfik Altınok ve Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı M. İlker Aycı konuşmacı olarak yer aldı. Özelleştirme İdaresi Eski Başkanı Tezcan Yaramancı moderatörlüğünde gerçekleşen panele, İngiltere İçişleri Bakanlığı’ndan Eski Ticari Müdür Mr. John Dodd, Ekonomist Atilla Yeşilada, Proje Grup Başkanı, Özelleştirme İdaresi International PPP Platform Kurucu Başkanı Dr. Ayhan Sarısu ile Kadir Has Üniversitesi Finans Kulüp Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hasan Eken panelist olarak katıldı.

 

Gerek kamu gerekse özel sektör tarafında gerçekleştirilen işbirliklerinin daha iyi anlaşılması ve uygulanmasını sağlamak adına yapılması gerekenlerin net bir şekilde ortaya koyulduğu panelde, sektör öncülerinin liderliğinde Kamu ve Özel Sektör İşbirliği Modeli’nin (PPP) Türk ekonomisine sağlayacağı faydalar aktarıldı.

 

İngiltere Merkez Bankası ile yapılan tüm özelleştirme projelerinin başında bulunan ve İngiltere’de ‘Kamu ve Özel Sektör İşbirliği Modeli’ni (PPP) uygulayan İngiltere İçişleri Bakanlığı’ndan Eski Ticari Müdür Mr. John Dodd’un katıldığı panelde İngiltere’nin eski modelden yeni modele geçiş sürecindeki deneyimleri paylaşıldı. Dodd dış kaynak kullanımının önemine işaret ederek, kamu ve özel sektör işbirliği oluşumuna dikkat çekti. John Dodd, Avrupa Birliği’nde son 20 yılda 1400’e yakın Kamu Özel Sektör İşbirliği kapsamında, 260 Milyar Avro’luk kontratın imzalandığını vurguladı.

 

Kamu ve Özel Sektör İşbirliği (PPP) modellerinde ilk girişimin İngiltere tarafından, özel sektörün kamusal alana girmesini mani tüm engellerin kaldırılmasının ardından, 1992 yılında özel sektör işbirliği ile kurulduğunun ve PPP modelinin genel çerçevesini oluşturan "Özel Sektör Finansman Girişimi" (PFI-Private Finance Initiative) ile atıldığının altını çizen Mr. John Dodd, İngiltere'de modelin başarılı uygulamalarını takiben bir çok ülkenin bu modeli kendi ülkelerinde uygulamak için harekete geçtiklerini de vurguladı.

 

Dış kaynak kullanımının kamu ve özel sektör kurumlarına büyük kar sağladığını ve İngiltere’de kaynak kullanımının hem finansman sağlanması hem de maliyetlerin indirgenmesinde başarılı olduğunu belirten Mr.John Dodd, “Dış kaynak kullanımı hem maliyetlerin ve riskin azaltılmasında hem de dağıtım hizmetlerinin etkinliğinde getiri sağlarken şirketlerin çekirdek hizmetlere konsantre olmasına da izin veriyor. Bu görüş birçok gelişmekte olan ekonomide de destekleniyor. Özellikle bütçe kısıtlamaları söz konusu olduğunda kapitalin korunması ve giderlerin düşürülmesi için çok iyi bir yol” dedi.


İngiliz Polisi özel sektör işbirliği ile yüzde 20’lik tasarruf etmeyi planlıyor…
Kamu ve özel sektör işbirliğinin her geçen gün, hem kamuda hem de özel sektörde daha fazla iş dalında hizmet verdiğine dikkat çeken Dodd, “İngiltere’deki yerel yönetimler kamu sektörü yararına, hizmetlerinin özel sektöre devredilmesi ve paylaşılmasında çok aktif. Örneğin İngiltere Adalet Bakanlığı, daha fazla satın alma yaparak özel cezaevleri, şartlı tahliye servisleri, elektronik kontrol ve mahkeme temel esasları servisi gibi birçok kamu hizmetinin daha özelleştrilmesini istiyor. Ayrıca İngiliz Polisi özel sektör ile güçlenecek işbirliği çerçevesinde hizmetlerini özel sektöre açarak yüzde 20’lik tasarruf etmeyi planlıyor” şeklinde konuştu.

 

Kamu ve özel sektör işbirliği modelinin Türkiye’nin geleceğe yönelik hedeflerini hayata geçirecek en önemli imkanlardan biri olduğu ve işbirliği modellerinin Türkiye’nin ekonomik gelişimine yüksek katkı sağlayacak yöntemlerden olduğu belirtildi.

Toplantıda Türkiye'de sağlam temellere dayalı oluşturulması planlanan kamu ve özel sektör işbirliği modeli için kamu harcamalarının kapital bazda azaltılması üzerinde duruldu. 21. yüzyıla uygun devlet tesisleri ve hizmetlerine sahip olma amacıyla dünya standartlarında bir performansa ulaşılması için hayata geçirilmesi gereken teşvik ve cezai uygulamaların önemi üzerinde duruldu. Panelde ayrıca modelin Türkiye’deki gelişimi ve özel sektörün sorumluluklarını artırmak için sağlık sistemi, savunma, kanuni düzenlemeler, eğitim sistemi ve ulaştırma alt yapısı ile ilgili yeni yöntemler keşfedilmesi ve bu tür hizmetlerin fiyat uygulamalarında yenilikçi politikaların geliştirilmesinin gerekliliği tartışıldı.

 

Kamu ve özel sektör işbirliği ile ilgili en sağlıklı modellemede; toplumun ihtiyaç duyduğu hizmetlerin ve altyapı tesislerinin hızla ve makul şartlarla sağlanması için PPP modeli Türkiye’nin ana kalkınma stratejilerinden biri olarak benimsenmesinin ve geliştirilmesinin altı çizildi. Ayrıca, PPP modelinin ana uygulama alanının kamuoyu duyarlılığının özellikle fazla olduğu kamu hizmeti alanı olması nedeniyle modelin başarısı için politik destek ve sahip çıkma ana koşulu üzerinde de duruldu. Bu anlamda Türkiye’deki politik, ekonomik vb. koşulların istikrarlı olmasının büyük önem taşıdığı belirtildi.

 

Yine, kamu finansmanı ve yabancı doğrudan yatırımların teşviki açısından büyük imkanlar sağlayan PPP için gerekli yasal altyapının iyileştirilmesinin büyük önem taşıdığı ve kamu ve özel sektör işbirlikleri konusunda mevzuattaki dağınıklığın önlenmesi amacıyla, şimdiye kadar ayrı ayrı kanunlarda yapılan ve her biri çok spesifik PPP modellerini içeren düzenlemelerin mümkün olduğunca tek bir çerçeve kanun içinde yapılmasının yerinde olacağına değinildi.