Karantina Adası restorasyon sonrası turizme açılacak

Koronavirüs tedavisi amacıyla bazı grupları 14 gün ağırlayan Urla Karantina Adası'nda restorasyon çalışmaları sürüyor. Türkiye Hudut ve Sahilleri Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan restorasyon kapsamında, 16 tarihi yapısı yenilenecek.

Osmanlı döneminde Fransızlar tarafından inşa edilen Urla Karantina Adası'ndaki tesisler pandemi döneminde yeniden kullanılmaya başladı. 

Karantina Adası, Osmanlı İmparatorluğu döneminde bulaşıcı hastalıklarla mücadelede kullanılıyordu. Yaklaşık 100 yıl sonra koronavirüs nedeniyle bazı gruplar 14 günlük karantina süresi için yerleştirildi. Şimdiki hedef restorasyon sonrası adadaki tesisleri müzeye dönüştürmek.

Restorasyon resmi olarak 1 Eylül tarihinde başladı. Tarihi doku korunarak dezenfeksiyon makinelerinin bakımları yapılıyor ve orijinallikleri gün yüzüne çıkarılıyor. Şimdilerde ileri düzey sistemiyle günümüz karantina sistemlerine örnek olan ada, restorasyon çalışmalarıyla müze haline getiriliyor.

Türkiye Hudut ve Sahilleri Genel Müdürlüğü tarafından yaptırılan restorasyon kapsamında, 16 tarihi yapısı yenilenecek.

Urla Karantina Adası’nın 1865-1869 yılları arasında faaliyete geçirildiğini söyleyen Karantina Adası Müdürü Turgut Yılmaz, adanın karantina anlamında bilimsel çerçeveyle yapılmış ilk yer olduğunu söyledi.

Turgut Yılmaz o dönemki işleyişi şöyle özetledi: "Deniz yoluyla ülkeye girişte mürettebat, ahşap iskeleye iniş yapıyor. Kişisel eşyalarını raylı vagonlarla içeriye gönderiyorlar. Yolcular ise sağ ve solda bulunan duşlara giriyorlar. Kişisel eşyaları ’tedbhirhane’ ya da günümüzdeki adıyla dezenfeksiyon odasında yüksek buharlı makinelerde dezenfekte ediliyor. Günde 600’e yakın kişi bu sistemden giriş yapıyor. Daha sonra tesislerde karantina sürecini tamamlıyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar faaliyet gösteriyor. Daha sonra burasının varlığı tarihsel bir pozisyona dönüyor" 

KORUNMASI GEREKEN KÜLTÜR VARLIKLARINA SAHİP

Pandemi sürecinde yaklaşık 6 ay boyunca karantina için kullanılan adanın tamamı birinci derecede arkeolojik sit alanı. Turgut Yılmaz şu bilgileri verdi: "Buradaki 16 yapı da ’Korunması Gereken Kültür Varlığı’ olarak tescil edilmiştir. ’Tahaffuzhane’ adı verilen asıl bina müze haline dönüştürülecek. Bu binalar kapsamlı bir restorasyona tarihi boyunca hiç girmemiş.Her daim lokal müdahaleler yapılmış. Geçtiğimiz ayın ilk günü buradaki restorasyon sürecini başlattık. Sistem oturtuluyor, malzemeler taşınıyor. Tarihi doku korunarak uzmanların gözetiminde binalar restore ediliyor. Binanın kendisi bir müze formatında. Bu yüzden dışarıdan müzeye eklenti yapılmayacak"