Konut Haberleri
28 Tem 2020 11:02 Son Güncelleme: 28 Tem 2020 11:57

'İstanbul'un en önemli tehdidi depremdir'

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul için korktuğunu belirterek "İstanbul'un birinci sıra, en önemli tehdidi depremdir" dedi. İmamoğlu, "İstanbul'un her gün deprem gerçeğinin farkında olarak hayatına devam etmesini istiyoruz" dedi..

'İstanbul'un en önemli tehdidi depremdir'

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Deprem Konseyi'nin yürüttüğü çalışmalara ilişkin bilgi vermek için düzenlenen toplantıya katıldı. İstanbul Planlama Ajansı'nın (İPA) Florya'daki yerleşkesinde düzenlenen toplantıya, İstanbul Deprem Konseyi'ni oluşturan bilim insanları ile İBB bürokratları katılım gösterdi. 

Depreme ilişkin konuşan Ekrem İmamoğlu, "Ne yazık ki, korkuyorum İstanbul’umuz adına. İstanbul’un yapı stokunun hızlıca tespit edilmesi, toplumla bunun yüzleştirilmesi hususunda örnek bir çalışmayla yola çıktık" açıklamalarında bulundu. Sözcü'de yer alan habere göre; İmamoğlu, geçmişte başkanlık konutu olarak kullanılan büyük arazinin artık bilimsel, teknik çalışmalara ev sahipliği yaparak toplumun birbirinden farklı kesimlerini bir araya getireceğine dikkat çekti. 

İstanbul'da depremden sonra ikinci büyük tehdidin Kanal İstanbul olduğunu belirten İmamoğlu, şunları kaydetti: 

- Bu manada, kanala karşı hukuki, vicdani mücadelemizi sonuna kadar vereceğimizi ve bu konuda kararlı olduğumuzu buradan ifade edeyim.

- Köyü yok olan, yüz yıllardır yerleşkesi yok olan insanların, ağlamasını ve serzenişlerini dinledim. Bu manada bütün İstanbul'a ve bütün Türkiye'ye bu kötülüğün yapılmaması adına da herkesi kendi alanında, sorumluluk alanında göreve davet ediyorum.

“İSTANBUL'UN EN BÜYÜK TEHDİDİ DEPREMDİR”

“İstanbul'un birinci sıra, en önemli tehdidi depremdir” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:

- Bu sorunu çözmedikçe, bu sorunu, krizi risk olarak aşağıya indirmedikçe sadece İstanbul değil, Türkiye'de büyük bir tehdit altındadır. Bu, başta can güvenliği tehdidi olmak üzere, ekonomik bağımsızlığımızı bile tehdit edecek seviyede, ne yazık ki, şiddete sahiptir.

- Depremin, dilinin siyaset üstü, seferberliğinin de milli bir seferberlik şeklinde yürütülmesi gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla bu konunun, mutlak ama mutlak, bağımsız bir dilinin olması lazım. Yani, bir şekilde, bir belediye başkanını bağlayan ya da bir belediye başkanının dilini gerçeklerden uzak tutabilecek pozisyonlar oluşabilir.

- Engelleyici unsurları olabilir. Ya da toplumun bir kesimi tarafından, ne söylerse söylesin, başka anlaşılabilir. Ya da bu ülkenin bakanı veya başka makamlarda bulunan kişiler için de aynı şey geçerlidir.

- O bakımdan, konsey, dediğimiz stratejinin belediye üzerinde ya da – ki ben bunun İstanbul'da daha farklı kavramlarla büyütülmesinden yanayım- Bilim Kurulu'nun oluşturmuş olduğu bu konseyin dışında, bütün bileşenleri ile bütün aktörleri ile bir araya gelebilen ve hatta İstanbul'un deprem üzerine bir sözü var ise onu da oradaki kurulun temsilcisinin, sözcüsünün dile getirdiği bir şekilde yönetilmesini hayal ediyorum.

“SAYIN BAKAN DA DEPREMİN SİYASET ÜSTÜ OLDUĞUNU SÖYLEDİ”

- En son sayın Şehircilik Bakanı ile de konuşmamda, depremin böyle bağımsız ortamda koordine edilmesi, denetlenmesi gerekliliğinden bahsettim. Yani gerçekten bilimin, aklın karar verdiği bir hususu eğer İBB Meclisi'ne getirdiğimizde, bunu CHP grubu getirdi, bunu geçirmeyelim denmesini istemiyorsak, bu işin siyaset üstü değerlendirilmesi lazım.

- Bunun gerçekten milli kavramlarla yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu manadaki teklifimizi, tamamıyla bu prensip üzerinden sayın bakana yaptık. Bu manada da bir öneri stratejisi hazırlıyoruz.

- Herkesin içinde olduğu bir mekanizmanın politikalar üretmesi ve bunun, İstanbul’da depremle ilgili bir şeyler söylendiğinde, herkesin kulak kesildiği bir birim haline getirmek istiyoruz.

“İSTANBUL’UMUZ ADINA KORKUYORUM”

- Depremin siyasi meselelere malzeme edilmesine şiddetle karşı çıkıyorum. O bakımdan bizim bunu başarmamız lazım. Elbette çok güzel işler yapma gayreti içerisindeyiz. İstanbul’daki kötü yapı stokunu buradaki katılımcıları anlatacak değilim.

- Yıllarını bu işe harcamış bilim insanlarımız var, burada ve hep desteklerini beklediğimiz hocalarımız. Dolayısıyla, on binlerce yapının hasar göreceği bir yerde, Büyükşehir Belediyesi ve farklı kurumlar tarafından hazırlanıp bana da sunulan can kaybı sayısı, bana inandırıcı gelmiyor, İstanbul adına.

- Ben bazen, on binlerce de diyemiyorum ve üzerindeki telaffuz biçimlerini de dile getiremiyorum. Ne yazık ki, korkuyorum İstanbul’umuz adına. İstanbul’un yapı stokunun hızlıca tespit edilmesi, toplumla bunun yüzleştirilmesi hususunda örnek bir çalışmayla yola çıktık.

- Tabii bu bütüncül eylemi, hem ilçe belediyelerimizle hem muhtarlarımızla hem de farklı kurum ve kuruluşlarımızla paylaşarak, denetimini en etkin şekilde yaparak, yönetmek istiyoruz. İstanbul'un her gün deprem gerçeğinin farkında olarak hayatına devam etmesini istiyoruz.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM DENİNCE İNSANLARIMIZIN UYKUSU KAÇIYOR”

- Kentsel dönüşüm veya kentsel yenileme, adına ne derseniz deyin, ne yazık ki bu kavramların da itibarının toplumda çok düşük kalması söz konusu. Demek ki burada, bir yanlış var.

- Yani biz, bir mahalleye gidelim; buraya kentsel dönüşüm getireceğiz diyelim, o gece milletin uykuları kaçıyor. Çünkü, bir yerlerde yanlış yapılmış.

- Depremin olduğu bir yerde ve buna çaresi olduğu düşünülen ‘kentsel dönüşüm gelecek', dendiğinde sevineceğine, ‘eyvah n'olacağız' diye dert edinen yüz binlerce aile, insan var İstanbul'da. Çünkü kötü örnekleri yaşatıldı.

 TAYFUN KAHRAMAN: BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ DEPREM

İmamoğlu'ndan önce konuşan Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman da depremin İBB'nin birinci gündemlerinden biri olduğuna vurgu yaparak şunları kaydetti: 

- Bu gündemi konuşmak için bizler, özellikle İstanbul'da, Türkiye'de üniversitelerimize oluşan bilgi birikimini, kendi çalışmalarımıza, laboratuvarımıza aktarmak konusunda sizlerle birlikte işbirliği içerisinde olmak istiyoruz.

- Bu anlamda Bilim Kurulumuzun, bize çok değerli katkıları oldu. Bugüne kadar yaptığımız bütün çalışmalarda bize inanılmaz destekler verdiniz. Hem Deprem Çalıştayı'nın gerçekleştirilmesinde hem daha sonrasında, özellikle zemin çalışmalarımızda, sismoloji, bugün başlamış olduğumuz mikro bölgeleme çalışmalarında destek verdiniz.

- Yapı tespit çalışmalarımız da böyle oldu. Biliyorsunuz, bugüne kadar yapılmamış bir işi yaptık, İstanbul'da. Yine, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ile birlikte yapmış olunan; 2018 yılındaki bir çalışmanın sonucu olarak, risk barındıran yapıları tespit etmek üzere çıkmış olduğumuz yolda, bizlere inanılmaz destek verdiniz.

- Bundan sonra da sizlerden, hem zemin çalışmalarımızda hem de bundan sonra gerçekleştireceğimiz, alansal ve noktasal olarak yapıların dönüştürülmesi konusunda destek ve yol göstericiliğinizi bekliyoruz.

- Bizim için bu destek çok önemli. Bundan sonra da sizlerin katkılarıyla birlikte, daha çok işe imza atmak istiyoruz.