Konut Haberleri
15 Şub 2015 11:27 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:23

Gayrimenkul yok satıyor...

Faizler düşecek beklentisiyle borsacılar ‘gayrimenkul’ hisselerine yöneldi. BIST GYO Endeksi son 1.5 ayda, 1 yıllık faizin üzerinde artış sağladı. Dolar bazında yaşanan artış yüzde 5 oldu

Gayrimenkul yok satıyor...
Piyasalarda dalgalanma zirveye çıkarken borsa yatırımcıları gayrimenkul hisselerine yöneldi. Halihazırda faizlerin düşeceği beklentisi, gayrimenkul hisselerine olan ilgiyi canlı tutuyor. Ellerinde yüksek stoğu bulunan gayrimenkul şirketleri de yıla hızlı başlarken hisseleri bir buçuk ayda bir yıllık faizin üzerinde performans sergiledi. Artış dolar bazında yüzde 5’in üzerinde oluştu.
Borsa İstanbul’da işlem gören 33 gayrimenkul yatırım ortaklığının piyasa değeri toplamda 24 milyar TL’ye çıktı. GYO’lar; ağırlıklı olarak taşınmazlara ve gayrimenkule dayalı projelere yatırım yapabilen halka açık portföy şirketleri konumunda bulunuyor. Bu tür firmaların sermayelerinin asgari yüzde 25’inin halka açılması zorunlu.

Emlak GYO kazandırdı
Baktığımızda, sektörün yüzde 50’sini emlak konut GYO tek başına oluşturuyor. Şirkete ait hisseler, yılbaşından bu yana yüzde 14.8 değer kazandı. Söz konusu oran dolar bazında yüzde 7’ye denk geliyor. Aynı süre zarfında bist 100 Endeksi yüzde 0.10 değer kazanırken borsada işlem gören GYO’ların yüzde 63’ü endeksin üzerinde kazandırdı.   
Borsada piyasa değeri 1 milyar TL’nin üzerinde olan GYO’lar içerisinde en yüksek performans ise İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı sağladı. Yılın ilk gününden bu yana yatırımcısına yüzde 25 getiri sağlayan hisse, 2012 yılından bu yana yıllık bazda sürekli yükseliyor. Şimdilerde de özellikle faizlerdeki düşüş beklentisiyle beraber hisseye olan ilgi canlılığını koruyor.


Teknoloji uçtu gitti!
Teknoloji şirketleri son bir yılın en fazla kazandıran firmaları oldu. Datagate Bilgisayar yatırımcısına yüzde 520 getiri sağlarken Logo’daki artış yüzde 399 oldu. Netaş, Escort Computer, yatırımcılarına yüzde 100’ün üzerinde getiri sağlayan firmalar arasında yer alıyor. Hal böyle olunca son bir yılın en fazla değer kazanan yatırım fonu da bu sektöre yaptırımda bulunan Türkiye İş Bankası A Tipi BIST Ulusal Teknoloji Endeksi Fonu oldu.
İş Yatırım Fonları Portföy Yöneticisi Ayşe Tuğçe Akyazıcı Şahin, “Global anlamda artış gösteren teknoloji sektöründeki harcamalar ile beraber global teknoloji şirketlerindeki büyüme ve kârlılık artışı yatırımcıların ilgisini çekiyor” diyor.
Yurtdışındaki gelişmenin yansıması ülkemizde de görülüyor. Nihayetinde gelişen sektörle beraber şirketlerin büyüme ve kârlılık performansı da artıyor. Bu durum ister istemez BIST Teknoloji Endeksi’nin ivmesini de yükseltmekte ve diğer endekslerden ayrışmasına imkan sağlıyor.
Şahin, teknoloji sektöründeki yatırım felsefesinin orta-uzun vadeli perspektife göre olması gerektiğini hatırlatırken sektör şirketlerine bakışın da aynı bakış açısına uyumlu olması gerektiğini ifade ediyor. Şahin, Teknoloji Endeks Fonu’nun, sektör endeksine dahil hisselerin örnekleme yoluyla seçilerek oluşturulduğunu ve pasif yönetim stratejisiyle yönetildiğini hatırlatıyor. Burada hemen hatırlatmakta fayda var:  Pasif yönetilen fonlar, baz aldıkları endekslere paralel getiri sağlamakta.

‘İki senaryo’ satın alınıyor
Piyasalar tüm gelişmeleri anında fiyatlıyor. Beklentiler ise yönü belirliyor. Sektördeki gelişmelere baktığımızda iki olası senaryo öne çıkıyor. HSBC de geçtiğimiz hafta, Türk hisse senedi piyasasında en beğendiği hisseleri iki olası senaryonun karışımına göre belirlediğini açıkladı.
Birinci senaryoda, piyasadaki oynaklığın geçici olacağı ve Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceği öngörüsüne dayanıyor. Bu ihtimalde bankalarla faize hassas blue-çiplerin daha fazla fayda sağlayacağını dile getiriyor.
İkinci senaryo ise petrol fiyatlarının ve doların değer kazanmaya devam etmesi ihtimaline dayanıyor. Bu halde Merkez Bankası’nın, faiz indirim alanını sınırlandırması olasılığını öngörmekte. Bu durumda ise defansif ve piyasanın gerisinde kalmış hisseleri tercih ettiğini vurgulamakta.



Dolar krizde kazandırıyor
Dolardaki tansiyon geçtiğimiz hafta biraz olsun düştü. 14 Ocak’ta 2.28’li seviyelerde olan dolar geçen hafta 2.5161’li seviyelere tırmanarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Kur 2.51’li fiyatlara tırmanınca hedef fiyatlar da 2,70-2,80-2,95’lere çıkarılmaya başlandı. Ancak doların krizlerle beslenen yukarı yönlü sert  hareketleri sonrasında yerini düşüşe ya da yatay bir trende bırakabiliyor.
Son yaşanan gelişmelerin ardından da benzer bir durum yaşanması beklenebilir.  Ukrayna’da ateşkesin gelmesi, Yunanistan’ın borç müzakerelerinden uzlaşma sinyalleri alınması, Almanya’da büyümenin beklentileri aşması dolar/TL’de tansiyonu düşürdü.

Son 25 yıllık verilere baktığımızda doların getirisi ile TÜFE’deki artışı yani enflasyondaki artışı kıyasladığımızda, doların getirisi büyük krizler dışında hep enflasyonun altında kalmakta. Hem yurt içerisinde hem de yurt dışında yaşanan gelişmeler nedeni ile fiyat oynaklıklarının zirve yapması ile birlikte yukarı çekilen beklentiler yatırımcıların da dolara yönelmesine neden oluyor. Hızlı çıkış sonrası hangi fiyattan alabilirim diyenlerin artması da bunun bir göstergesi.

Fiyatlardaki sert hareketler aktif olarak piyasanın içerisinde işlem yapanlar için fırsat yaratsa da bu konuda geçmiş tecrübeler gösteriyor ki yatırımcılar vagona son binenler oluyor.
Bir gerçek var ki dolar/TL’de yükseliş yaşanıyor. Ancak yıl sonuna gelindiğinde bu yükseliş, enflasyon oranına yakın ya da bunun birkaç puan üzerinde kalması şaşırtıcı olmayacaktır. Elbette TCMB’nin duruşu, yurtdışı gelişmeler, seçim ortamında artan gerilim, tansiyonu da artıracaktır. Dolar/TL’de 2,4595 seviyesinde. 2.46’nın altında kalması halinde 2.43-2.40’lar görülebilir.