Önceki hükümetler halktan vergi almamış!
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan kendi dönemlerinde ‘borç' yerine zor olan ‘vergi' almayı tercih ettiklerini anlattı
Son günlerde sağlık sorunları nedeniyle zor bir dönem geçiren eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan kendi dönemlerinde ‘borç’ yerine zor olan ‘vergi’ almayı tercih ettiklerini anlattı. Unakıtan, “Bizden önceki hükümetler devamlı borç aldıkları için faizler artmış, peşinden de enflasyon gelmiş. Ben hem bunlarla hem de IMF ile uğraştım” dedi.
Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, kurucusu olduğu Albaraka Türk’ün dergisi Bereket’e bakanlığı döneminde olduğu gibi çok konuşulacak bir röportaj verdi. Dergide yer alan röportajda Unakıtan, Maliye’yi nasıl devraldığını şöyle anlattı: “Öyle bir hale gelmiş ki, önceki iktidarlar halktan vergi almak yerine borç almayı tercih etmişler. Devamlı borç aldıkları için faizler de aynı şekilde artmış. Bunlar arttığı için enflasyon da artmış. Bir arkadaşınızdan bile birkaç defa borç aldığınız zaman belli bir zamandan sonra burun kıvırırlar, faizi artırırlar. Daha sonra kapıyı kapatırlar. Ben bunlarla nasıl baş edeceğimi düşünürken ardından bir de IMF ile uğraştım.” Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkilerine değinen Unakıtan, kendilerinden önce bu kuruma gidilip birtakım sözler verildiğini ancak yerine getirilmediğini belirterek, “Onlara karşı hiçbir prestijimiz kalmamış. Suratı asık adamlarla muhatap oldum. Benden önce hiçbir bakan görüşme yapmamış IMF yetkilileriyle. Bunun arkasında mahcubiyet var tabii. Bu sıkı bir mali disiplin gerektiriyor. Buna uyabilirsek Türkiye’yi kurtarır, uymazsak şu anki Yunanistan’dan beter olurduk” dedi.
‘IMF’CİLER ESPRİLERİME BİLE GÜLMEDİLER’
Unakıtan, IMF yetkilileriyle yaptıkları toplantıları şöyle anlattı: “İlk toplantılarda adamlarla konuşurken ne söylesem şüpheli gözlerle bakıyorlardı bana. Yaptığım esprilere bile gülmüyorlardı. Ben de ona göre şekillendim... Türkiye bizim yurdumuz onu düzeltecek olanlar da bizleriz. Onlar da bizim büyüyeceğimize inanmayıp bize bazı acı reçeteler gösteriyorlardı. Daha sonra ‘Kemal Bey siz söz verin kafidir’ demeye başladılar... Bâzı prensiplerde takıştığımız noktalar oldu. Bilhassa vergi indirimleri konusunda. Vergileri indiren bir maliye bakanıydım ben. Vergileri indirince gelirin artmayacağını düşünüyorlardı. Sonunda onlar da gördüler.”
‘KÖYLÜYE PARA VERMEDİM, TEŞEKKÜRE GELDİLER’
Unakıtan, Maliye Bakanlığı döneminde özelleştirmeyle ilgili söylediği “Babalar gibi satarım” lafının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: “Devlet bir taraftan zarar ediyor diğer taraftan vergi alamıyor... Tekel’i özelleştirince artık tütün almaya ihtiyacımız yok dedik. Bu tütünleri almazsanız köylüler aç kalacak dediler. Hatta bugün çok önemli bir konumda olan milletvekili arkadaşımız ‘Bir yerde dağ köyleri var onlar bir şey ekemiyor’ dedi. ‘Valla’ dedim ‘Ben tütün falan alamam. Başka bir şey bulup eksinler’ dedim. Açlık fonundan maaş bağlarım bana daha ucuza gelir dedim... Sonuç olarak biz almadık o köyün tütününü. 1-2 sene sonra o yörenin halkı bana teşekküre geldi. Anlattıklarına göre ben tütünleri almayınca çaresiz kalmışlar. Daha sonra orada çok güzel çilek yetiştirildiğini öğrenmişler. O çilekleri ekip ihraç eder hale gelmişler ve çok iyi para kazanıyorlarmış. Hatta çilek bile getirmişlerdi.”
‘MALİYE BAKANI GÜLERYÜZLÜ OLMALI"
Unakıtan maliye bakanlığının iyi olması halinde devletin de iyi olacağını belirterek “Maliye bakanlığı kötü olursa devlet de kötü olur. Zaten maliye bakanı konuşurken bütün iş âlemi onu dinler. Hatta yüzü gergin mi değil mi; sinirli mi değil mi; suratı asık mı değil mi?.. Buna çok dikkat ederler. Her türlü ifade bir şeye işarettir çünkü. Ben de bunu bildiğimden dolayı bakanlık süresince hep güler yüzlü olmaya dikkat ettim. İnanıyorum ki Türkiye’nin güler yüzlü idarecilere ihtiyacı var” dedi. Unakıtan söyleşisinin başka bir yerinde de konuyla ilgili bir anısını şöyle hatırlattı: “Bir keresinde bana 2 plaket verilmişti. Rahmetli Prof. Orhan Dikmen vermişti. Plaketlerden bir tanesi vergi topladığım için diğeri de güler yüzlü olup milleti rahatsız etmediğim içindi. Sayın Dikmen’in de hocasından öğrendiği kadarıyla iyi bir maliye bakanında bulunması gereken 2 vasıfmış bunlar.”