Konut Haberleri
26 Eki 2014 10:38 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 02:03

Arazi bulunmayınca yatırımcıyı kaybediyoruz

Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, yatırım arazisi bulamadıkları zaman yatırımcıyı birinci basamakta kaybettiklerini söyledi

Arazi bulunmayınca yatırımcıyı kaybediyoruz
Yatırım destek ofisleri olarak gündemlerindeki en önemli konulardan birinin yatırım arazisi bulmak olduğunu anlatan Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, araziyi bulamadıkları zaman yatırımcıyı birinci basamakta kaybettiklerini söyledi.

Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı, "Türkiye'de arazi maliyetleri yüksek ve arazi bizde çok kıymetli. Yani yatırım arazisi sanki üzerine rezidans veya alışveriş merkezi yapılacak gibi bir fiyat içerisinde" dedi.

Aycı, İzmit'te bir otelde düzenlenen Yatırım Destek Ofisleri İstişare Toplantısı'nda, bölgesel kalkınmanın kolay bir iş olmadığını belirterek, her bölgenin kendine has zorlukları ve fırsatları olduğunu söyledi.

Yatırım destek ofisleri olarak gündemlerindeki en önemli konulardan birinin yatırım arazisi bulmak olduğunu anlatan Aycı, araziyi bulamadıkları zaman yatırımcıyı birinci basamakta kaybettiklerini bildirdi.

Yatırımcının kendilerinden ilk önce aradığı kriterlere uygun arazi istediğine dikkati çeken Aycı, şöyle konuştu:

"Türkiye'de arazi maliyetleri yüksek ve arazi bizde çok kıymetli. Yani yatırım arazisi sanki üzerine  rezidans veya alışveriş merkezi yapılacak gibi bir fiyat içerisinde. Burada adam nasıl fabrika kuracak, bunun üzerine nasıl Ar-Ge üssü kuracak? Bu sorunu gidermek için organize sanayi bölgeleri, teknoparklar ve serbest bölgeler gibi pek çok farklılaştırılmış şekliyle yatırım arazisi portföyü sunma gayreti içinde olduk. Bunların bilgisini bir coğrafi bilgi sistemine yüklemedikleri zaman yatırımcının ihtiyaç duyduğu en uygun araziyi bulmakta zorluk yaşadık."

"Çok önemli bir lojistik planlamaya ihtiyacımız var"

Gümrük maliyetleri de dahil olmak üzere malın fabrikadan alınıp gemiye yüklenene kadar geçen süredeki maliyetlerini rakip ülkelerin maliyetleriyle karşılaştırmaya mecbur olduklarını vurgulan Aycı, şunları kaydetti:
"Diyelim ki 100 dolara bir mal çıkardık fabrikadan ve maliyeti 100 dolara başlayan bir iş dünya standartlarında müşteriye ulaştığında 110 dolara ulaşıyorsa, biz bunu 120 dolara ulaştırıyorsak malımızda rekabetçi olamayız.

Navlun maliyetlerinde, aradaki komisyonlarda, gümrükte orada burada paraları kaybedersen inovasyona, Ar-Ge'ye gelene kadar daha çok zaman var. Oralarda bir kere gol yemememiz lazım. O yüzden çok önemli bir lojistik planlamaya ihtiyacımız var. Belki bir üst lojistik üs kurmaya ihtiyacımız var. 'Bu da bir kriter midir' diye düşündükleri ama yatırımcı tarafından önemsenen çok minör farkların bile yatırım kararlarının alınmasında etkili oldu. Yatırım kararlarının yüzde 100 ne kadar rasyonel olduğu konusunda emin değilim. Böyle olmasaydı bu kadar çok para kaybetmelerine rağmen BRICS ülkelerine gidip, son 10 yılda bu kadar parayı batırmazlardı.

Brezilya'da çok ciddi paralar battı. Bunu o sektörlerdeki çalışan Türkiye'deki önemli sektör temsilcileri bile biliyorlar ama bu bir moda. O modada o ülkenin ekonomisi parlıyor. Yani herkesin gittiği yerde para kaybettiğin zaman sorun yok."

"Yatırımların yarısı en çok ihtiyaç duyduğumuz alandan geliyor"

Çekilen yatırımların ilk 3 kaleminde enerji sektörü yoksa bunun ülkeye yanlış yatırım çektikleri anlamına geldiğini söyleyen Aycı, cari açığın finansmanında en büyük sıkıntılardan birinin enerji ithalatı olduğunu ifade etti. Aycı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Enerjiye yatırım alamıyorsak yanlış yoldayız demektir. İlk 3 kalemde enerjiyi görüyor muyuz şu anda? Son 4 yıldır evet görüyoruz. Biz yine ilk 3 kalem içinde imalat sektörünü görmüyorsak yandık demektir. O zaman kalıcı yatırımlar, fabrikalar kurulmuyor, istihdam çıkmıyor demektir, istihdam sağlamayan yatırımlar alıyoruz demektir. Şimdi son 4 yıldır imalat sektöründe yatırım alıyor muyuz? Evet alıyoruz."

Enerji sektörünün çekilen yatırımlar içindeki payının son 4 yılda yüzde 9-10 bandından yüzde 19'a çıktığını dile getiren Aycı, "İmalat sektörünün payı da yüzde 19'lardan yüzde 29-30 bandına çıktı ama yetmez. İkisini topladığın zaman yüzde 50 çok doğru yerden geliyor. Yani çektiğimiz yatırımların şu anda yüzde 50'si en çok ihtiyaç duyduğumuz alandan geliyor" ifadesini kullandı.

"Avukat arkadaşlarım kusura bakmasın"

Avukatlık bürolarının Türkiye'yi olduğundan kötü anlattığını savunan Aycı, şöyle konuştu: "Avukat arkadaşlarım kusura bakmasın. Biz bir toplantı yapıyoruz. Yılda bir defa topluyoruz uluslararası şirketlerle çalışan hukuk bürolarını.

Birkaçı itirafta bulundu. Dediler ki 'Başkan biz de çok kötü anlatıyoruz ülkemizi işi alacağız diye.' Bunlar çok tehlikeli işler. Yatırım ortamımız konusunda bizim dikkat etmemiz gereken şeyler. Demek ki Türkiye'nin yurt dışında algı sorunu oluşturan, Türkiye'nin algısını bozan sadece uluslararası medyadaki birkaç yazı değil, ötesinde bir durum var. Bu ekosistemin içerisinde belli aktörler sürekli bir biçimde Türkiye'yi yanlış yansıtıyorlar, Türkiye'yi yanlış gösteriyorlar. O yüzden bizim ülkemiz her zaman kağıt üzerinde gözüktüğünden daha iyi bir ülkedir. Kağıt üzerindeki kazançlardan daha çok kazanç elde edilen bir ülkedir, onun için yatırımcı geliyor."