Kentsel Dönüşüm
05 Ara 2013 17:57 Son Güncelleme: 10 Oca 2019 00:43

Kentsel dönüşümle ilgili çok kritik uyarı!

Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören, riskli alanlarda kentsel tasarım yaptırma sorumluluğunun sadece belediyelere bırakılmaması gerektiğini belirtti.

Kentsel dönüşümle ilgili çok kritik uyarı!
Kentsel dönüşümün mimar ve şehir planlamacılara sunduğu fırsatları değerlendiren Öngören, Türkiye'nin kentsel dönüşümle 40-50 yıllık kötü belediyeciliğin biriktirdiği enkazı çöpe atıp, yeni ve çağdaş mahallelerle semtler kurabilme fırsatını yakaladığını söyledi.
Öngören, bu vesile ile hem yabancı hem de yerli mimar ve şehir plancılarının uzun yıllar sonra yeni anıtsal eserler, mahalleler ve semtler yaratma olanağına sahip olduğunu dile getirerek, Kentsel Dönüşüm Yasası ile 50-60 dönüm ya da 300-400 dönüm içinde veya daha büyük alandaki projelerde, yapılacak mahalle ve semtlerin okulu, spor salonu, parkı, hastanesi, içinden geçen su yollarıyla bir bütün olarak tasarlanacağını, bunun da yerli ve yabancı mimarlarla şehir plancılarına tarihi bir fırsat sunduğunu kaydetti.
Kentsel dönüşüm kapsamında, daha önce dünyaca ünlü mimar ve tasarımcı Zaha Hadid'e tasarlatılan "Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi" gibi projelerin, yeni yasada yer alan ihale mevzuatı dışında iş verebilme olanaklarıyla Türkiye'nin ve dünyanın ünlü mimarlarına çizdirilebildiğini ifade eden Öngören, şöyle konuştu:
"Bu yeni yaklaşım doğrultusunda İstanbul'da Gaziosmanpaşada Norman Foster'e yaklaşık 4 bin dönüm alanda kentsel tasarım yaptırılıyor. Bu çok doğru bir yaklaşım. Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü'nün riskli alan olarak ilan edilen bölgeleri kentsel tasarım için yarışmaya çıkarması bekleniyor. Bu iş geçmişte olduğu gibi belediyelere bırakılamaz. Yoksa belediyeler riskli alanlarda yapılacak olan projeleri ya çevrelerindeki ihaleci şehir plancılarına ya da inşaat şirketlerine bırakacak."
Bu açıdan bakıldığında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü'nün tarihi bir sorumluğu bulunduğunu anlatan Öngören, riskli alanlarda kentsel tasarım yaptırma sorumluluğununun sadece belediyelere bırakılmayıp, yetkililerin ellerini taşın altına koymaları gerektiğini söyledi.
- "Yabancılara konut satma alanında üstünlük sağlayabilmek için cazibe merkezleri oluşturmak gerekir"
Öngören, Bakanlık ile Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü'nün bu sorumluluğu almayıp, riskli alanların imar planları ile kentsel tasarımını sıradan ellere bırakırsa ve gerekli denetimi yapmazsa 10 yıl sonra yine çarpık kentleşmenin konuşuluyor olacağını söyledi.
Kentsel dönüşümle amacın şehre marka değeri katan projeler oluşturmak ve Türkiye'nin şehirlerini dünyanın diğer şehirleriyle rekabet ettirmek ve çarpık kentleşmeyi önlemek olduğunu ve Dubai gibi bölgesel çekim merkezleri karşısında yabancılara konut satma alanında üstünlük sağlayabilmek için cazibe merkezleri oluşturmak gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mütekabiliyeti özellikle Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan gibi ülkelerin, İstanbul, Antalya ve Bursa'da konut almaları için çıkardık. Şimdi Türkiye'nin üçte birini yıkıp, yeniden yapacağımız bir fırsat varken gerçekten marka değeri olan projeler ve mahalleler oluşturabiliriz. Hem depreme dayanıklı konutlar oluşturup, hem de daha nitelikli sosyal donatı alanlarını barındıran, ünlü mimarlar, tasarımcılar ve şehir plancıları tarafından tasarlanmış projelerle çarpık kentleşmeyi marka şehirlere çevirebiliriz."
Öngören, kentsel dönüşümde yapılacak ilk işin riskli alanlarda imar planlarını yenilemek olduğunu ifade ederek, "İmar planlarımızı yeniden yapıp, içine yeni yollar, yeşil alanlar, oyun alanları spor sahaları, kapalı salonlar, kreşler, tiyatrolar, sinemalar, devlet binaları, kültür merkezleri, okullar ve ibadet alanları ilave etmeliyiz. İyi bir kentsel tasarım ancak iyi ve yeterli bir imar planının üzerine oturabilir. Fonksiyonları belirleyen imar planlarıdır, estetiği ve marka değerini sağlayan da nitelikli kentsel tasarımlardır" diye konuştu.
- "Gün, marka projeler, marka şehirler yaratma günüdür"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü'nün çok hassas davranmasının beklendiğini kaydeden Öngören, "Bakanlık ve Genel Müdürlük, belediyelerin riskli alandaki tüm projelerinde frene bastırıp, belediyelerin imar planları ve kentsel tasarım projelerini şehre marka değeri yaratma açısından denetlemeli. Yine bu kurumlar, belediyelerle riskli alan üzerinde sözleşme imzalayan inşaat şirketlerinin projelerini bu plan ve tasarımlar açısından değerlendirmelidir" ifadesini kullandı.
Bugüne kadar gerek devletin gerekse belediyelerin yaptığı imar planlarının yetersiz, kağıt üstünde kaldığını öne süren Öngören, devletin yaptığı planların ve tasarımların, ihale yöntemiyle en ucuz teklif veren mimarlara ve şehir plancılarına verildiğini, bunların da çoğunun ofislerde ucuz mimarlara ve teknisyenlere yaptırıldığını kaydetti.
Öngören, mimari bürolara ve şehir planlama şirketlerine düşen önemli bir görev olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu bürolarımız ve şirketlerimiz yabancı ünlü ve başarılı plancıların veya mimarların şirketleriyle ortaklıklar oluşturmalıdır. Zira yabancılar, ülkemizin sistemini bilmediklerinden tek başına geldiklerinde işin bir aşamasında bürokrasiden ve memurların tutumundan dolayı vazgeçiyor. Yerli başarılı firmalar da şehir planlama konusuna 'Bu iş ihalecilerin işi, 'ucuz iş' deyip girmedikleri için deneyim sahibi değiller. Yerli şehir planlama firmaları ise ucuzluk ve zaman baskısıyla estetik işler yapma gayesini pek düşünmemişler. Bu bakışı değiştirmeliyiz."
Kentsel dönüşümle birlikte ülkenin üçte birinin yenilenmesinin amaçlandığına vurgu yapan Öngören, kentsel dönüşümün önemli bir kısmının "riskli alan" adı verilen 15 dönüm ile 4 bin dönüm arasında değişen çeşitli büyüklüklerdeki alanlarda gerçekleşeceğini, bu alanlar yeterince büyük olduğundan yeniden imar planları oluşturularak, bu tabanın üstünde kentsel tasarım projeleri yapılacağını belirtti.
Öngören, bu yüzden ülkenin mimar ve şehir plancıları ve tasarımcılarının onlarca hatta yüzyıllarca yıl kullanılabilecek projeler, mahalleler ve semtler tasarlama fırsatına sahip olduğunu, adlarının tarihe altın harflerle yazılabileceğini vurgulayarak, "Gün, marka projeler, marka şehirler yaratma ve Mimar Sinan gibi yeni eserler bırakma günüdür" dedi.